Gestalt Kuramı Nedir?
Sevgili gelişen kariyerim okurları, bugün sizlerle birlikte ortaya çıkış alanı psikoloji olmasına rağmen eğitim alanında ve birçok alanda da çok fazla yararlanılan bireylerin dünyayı bütün olarak algıladığını savunan Gestalt kuramı ne demek, Gestalt yasaları nelerdir, Gestalt kuramcıları kimlerdir? Bu yazımda bunlardan bahsedeceğim.
İçindekiler
Gestalt Kuramı Nasıl Ortaya Çıktı?
Almanya’da Max Wertheimer adlı psikoloğun devinim ile ilgili yazmış olduğu makaleyle ortaya çıkmıştır. Buna rağmen Gestalt Kuramı ilkelerini Max Wertheimer, Wolfgang Köhler ve Kurt Koffka tarafından geliştirilmiştir. Gelin hep birlikte Gestalt Kuramını ortaya çıkaran kuramcıları tanıyalım.
Gestalt Kuramcıları Kimlerdir?
Max Wertheimer, 15 Nisan 1880-12 Ekim 1943 tarihlerinde yaşamış Prag doğumlu Alman psikoloktur. 1933 yılına kadar Frankfurt Üniversitesinde profesör unvanıyla çalışmıştır. Hitlerin yapmış olduğu konuşmalardan sonra Çekoslovakya’ya geçmiştir. Aynı yıl New York’ta bulunan New School For Social Research’e ders vermek üzere gitmiştir ve devamında Colombia Üniversitesinde ölünceye kadar çalışmalarını sürdürmüştür.
Kurt Koffka, 18 Mart 1886- 22 Kasım 1941 tarihlerinde yaşamış olan Alman psikoloktur. Edingburg Üniversitesinden mezun olmuştur. 1910 yılında Frankfurt Üniversitesinde Profesör Friedrich Schumman’ın asistanı olmuştur. 1924 yılından sonra da Amerika’da Wisconsin Üniversitesinde çalışmıştır. “Gestalt Psikolojinin İlkeleri” adlı Gestalt Kuramının ilkelerinin yer aldığı bir eser ortaya koymuştur.
Wolfgang Köhler, 21 Ocak 1887- 11 Haziran 1967 tarihleri arasında yaşamış olan Revel doğumlu Alman psikoloktur. 1911 yılında doçent unvanıyla Frankfurt Üniversitesinde Max Wertheimer’ın asistanı olarak çalışmıştır. 1921 yılındaysa Berlin Üniversitesinde profesörlüğünü almıştır. Almanya’da sosyalist baskılarına dayanamayarak 1935 yılında Amerika’ya yerleşmiş. Swartmore Kolejinde çalışmalarını sürdürmüştür.
Kuramcıların hayatlarından da gördüğümüz gibi birbirleriyle yollarının kesiştiği yeri ve Gestalt Kuramının ortaya çıktığı yeri Frankfurt Üniversitesi olarak gösterebiliriz.
Gestalt Kuramı Nedir?
Gestalt kuramı, davranışçı kurama karşı ortaya çıkmış bir kuramdır. Gestaltçılar, zihnin algılama şeklinin bir bütün şeklinde olduğunu, parçalara ayrılamayacağını söylemişlerdir. Bütünün parçalarının toplamından ayrı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Örneğin; Hidrojen yanıcı bir elementtir, oksijen elementiyse yakıcıdır. Kimyasal olarak birleşmeleri sonucu söndürücü özellik gösteren su bileşiğini oluştururlar. Aynı zamanda Gestaltçılar örgütlemenin yardımcı yasalarını Pragnaz Yasası adı altında toplamışlardır. Pragnaz yasası, psikolojik olaylarda olabildiğince iyi bütün, iyi biçim ve iyi şekil olma eğilimindedir.
Gestalt Kuramında Algısal Örgütlenme Yasaları
Gestaltçılar algılama tekniklerini altı yasayla açıklamaktadırlar. Bu yasalar şekil- zemin ilişkisi, benzerlik yasası, tamamlama yasası, yakınlık yasası, devamlılık yasası, basitlik yasası şeklindedir.
Şekil- Zemin (Figure- Ground) İlişkisi
Şekil, bireylerin ilk bakışta dikkatlerini üzerine çeken şeydir; zeminse şeklin gerisinde yer alan, ilk bakışta dikkat çekmeyen şeydir. Genellikle şekiller daha dikkat çekici olsa da bazı görsellerde bu durum karmaşık bir hal almaktadır. Görsellerin karmaşıklaştığı durumlardaysa her birey kendi yaşantısından kazandıklarıyla şekli ve zemini algılamaktadır. Bu tarz karmaşık görsellerde tek bir zemin- şekil ilişkisi değil farklı farklı zemin- şekil ilişkileri elde edilmektedir.
Aşağıdaki görselde de gördüğümüz gibi zemin olarak siyah rengi algıladığımızda beyaz renkli olanları sütun olarak algılamaktayız. Beyaz rengi zemin olarak algıladığımızdaysa siyah renkli olanları başlarını hafif eğmiş insanlar olarak algılamaktayız.
Benzerlik (Similarity) Yasası
Bireylerin parçaları temel özellik bakımından benzer, yalnızca detayda farklı olan şeyleri bütün olarak algılayarak anlamlandırmasıdır.
Defterlerimize önemli cümleleri not alırken kırmızı renkle yazmak, başlık atarken konulara uygun farklı renkler kullanmak gibi yaptığımız davranışlar örnek olabilir. Aynı zamanda soyut kavramları anlamlandırma seviyesine ulaşamamış çocuklara dört işlem öğretilirken aynı renkte ve şekilde olanları gruplandırarak öğretilmektedir. Sonuç olarak öğrencilerin görsel algılamasını sağlayarak öğrenmelerine yardımcı olur.
Örneğin zihinlerimiz aşağıdaki görselde bulunan birinci gruptaki yuvarlakları biçim ve renklerine göre ayırarak algılar. İkinci grubu renk ve yakınlıklarına göre ayırarak algılar. Üçüncü grubu ise renklerine göre ayırarak algılar.
Tamamlama (Closure) Yasası
Zihinlerimizin algılama şekli yarım bırakılmış görselleri, şekilleri, etkinlikleri tamamlamaya yöneliktir. Mesela daha önce ezberlediğiniz şarkının bir kesitini duyduğunuz zaman devamını tamamlama durumu algısal örgütleme yasasından kaynaklanmaktadır. Aynı durum görsel algılarımızda da gerçekleşir.
Aşağıda yer alan görsellerde eksiklikler olmasına rağmen zihinlerimiz görselleri tamamlar. Geçmişten gelen bilgilerimiz, deneyimlerimizle birlikte hangi şekiller olduğunu ifade edebilmekteyiz.
Yakınlık (Proximity) Yasası
Zihinlerimiz parçaları, çizgileri, ritimleri yani bir alandaki öğelerin birbirlerine yakın olması durumunda bu yakınlıklara göre gruplandırır.
Aşağıda bulunan görselde ki şekilleri gruplandırmak istediğimiz zaman zihnimiz onları yakınlıklarına göre kodlamaktadır.
Devamlılık (Contiguity) Yasası
Algı alanımızda yer alan ve aynı doğrultuda ilerleyen noktalar, çizgiler gibi görselleri birlikte gruplandırırız. Örneğin aşağıdaki görselde farklı renklerde olmasına rağmen zihnimiz ilk bakışta aynı doğrultuda olanları gruplandırır.
Basitlik (Simplicity) Yasası
Bu yasaya göre zihnimiz ilk bakışta basit, düzgün şekilleri seçmektedir. İç içe geçmiş, karmaşıklaşmış şekillerse zihnimizin algısal olmasından dolayı göz ardı edilmektedir.
Aşağıdaki görselde de gördüğümüz gibi solda yer alan geometrik şekillerin hatları daha keskin olduğundan dolayı ayrı geometrik cisimler olduğu anlaşılmaktadır. Bu da basitlik ilkesini desteklemektedir.
Algısal Değişmezlik
Objeleri değişik koşullar altında dahi aynı biçimde algılarız. Bu algılamaya algısal değişmezlik denir. Zihnimiz dışarıdan gelen duyusal bilgiyi anlamlı hale getirmek için programlanmıştır. Objenin uzaklığı- yakınlığı, ışığın çokluğu- azlığı gibi objeye uygulanan uyarıcıların değişmesine rağmen objeyi bildiğimiz şekilde algılarız.
Davranışın Belirleyicileri
Davranışın belirleyicileri, coğrafi çevre ve davranışsal çevre olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bu konuya Gestalt kuramcılarından Koffka açıklama getirmiştir. Koffkaya göre bireyin davranışlarına etki eden etmenler coğrafi çevre ve bireylerin inançları, değerleri, ihtiyaçları gibi tutumlarda olaylara verdikleri tepkileri ve yorumları değiştirdiğini söylemektedir. Koffkaya göre inançlar, davranışın güçlü belirleyicileridir. O halde davranış coğrafi çevreden çok davranışsal çevre tarafından belirlenmektedir.
İz Kuramı
Köhler’e göre yeni bilgi depolanırken kendisiyle uyumlu eski bilgiyi algılarken kullanılan aynı sinirsel süreçler kullanılır. Koffka’ya göre, kazanılmakta olan yaşantı, bellek sürecini harekete geçirir. Çevresel yaşantının, beyinde meydana getirdiği etkinliğe bellek süreci denmektedir. Etkinlik bittiğinde kalan izeyse bellek izi adı verilir. Gestaltçılara göre, bellek izleri eskiden olan iz ve yeni kazanılmış izin senkronize şekilde birleşmesiyle örgütlenir.
İz, sinir sisteminde aktif bir süreç olarak varlığını sürdürür.
Unutma
Gestaltçılar unutma kavramını, geriye getirmedeki başarısızlık nedeniyle unutma ve iz sistemindeki bozulma nedeniyle unutma şeklinde ikiye ayırmaktadırlar.
- Geriye getirmedeki başarısızlık nedeniyle unutma: Eskiden kazanılmış bilgi geri getirilmek istendiğinde bellekteki temsilciye eş değer bir hatırlatıcı kullanılırsa hatırlanması kolaylaşır.
Aşağıda yer alan görselde ilk resimler zihnimizdeki eskiden kazanılmış bilgilerdir. Bunları hatırlamak istediğimiz zaman her şık için ilk verilen hatırlatıcı daha yakındır. Bu hatırlatıcılar kullanılırsa belleğimizde bulunan ilk resimleri ortaya çıkartmamız daha kolay olmaktadır.
2. İz sistemindeki bozulma nedeniyle unutma: Gestaltçılar bellekteki her şeyin iyi, bütün, anlamlı ve düzenli olması gerektiğini söylemektedirler. Bu kural bellek izi içinde geçerlidir. Eski bilgiyi ne kadar iyi yapılandırırsak hatırlaması da o kadar kolay olacaktır. İyi yapılandırılmamış bir bellek izine ne kadar uygun hatırlatıcı kullanılsa da hatırlama mümkün olmaz. Operasyonal olarak bu duruma unutma denmektedir.