Kamera Ve Fotoğraf Tarihine Yolculuk
Kamera; her an her yerde karşımızda. Kameranın tarihi öncelikle görüntüsü sabit olan fotoğrafın tarihinden sonra başlamaktadır.
Çoğu insan için vazgeçilmez eylemlerden biri olan fotoğraf çekmekse günümüz teknolojisi sayesinde oldukça kolaylaşmıştır. Sonuç olarak; hemen hemen herkes birer fotoğrafçı haline gelmiştir. Görüntünün hareketli olarak kaydedilip izlenebildiği kameralar günümüze hangi yollardan geçerek, hangi şekillere bürünerek bugünkü haline ulaşmıştır? Gelin birlikte inceleyelim.
İçindekiler
İlk Kamera: Camera Obscura
Camera Obscura; iğne deliği ya da karanlık oda olarak bilinmektedir. Dolayısıyla fotoğraf makinesi tarihinde bilinen en eski haldir.
Karanlık bir odanın tek bir yerinde pinhole deliği denilen bir delik bulunmakta ve bu delikten ışık girmektedir. Bu ışık kutunun içerisindeki yüzeye düşer ve kaynağın görüntüsünü 180 derece çevirerek yeni bir görüntü oluşturur.
Tarihteki ilk fotoğraf 1826 yılında Fransız Joseph Nicephore Niece tarafından Camera Obscura kullanılarak çekilmiştir. Görüntünün düşeceği plaka, kurşun-kalay karışımı bir plakadır. J. Nicephore Niece bu plakaya lavanta yağında eritilmiş yahuda bitümü sürüp Camera Obscura’ya yerleştirmiştir. Yahuda bitümü ışığa duyarlı bir sıvıdır. Sekiz saatlik pozlandırma sonucu istediği görüntüyü elde edebilmiştir.
İlk Hareketli Görüntü
Hareketli görüntünün oluşması, fotoğrafların art arda hızlı bir şekilde gösterilmesi esasına dayanmaktadır. Buna bağlı olarak, gözümüz birbirine yakın duran nesneler arasındaki boşluğu doldurmaktadır ve sürekli hareket algılamaktadır. Bu duruma “Görünürde Hareket” denmektedir. Sonuç olarak, görünürde hareket esasına dayanarak video kamera geliştirme çalışmaları başlamıştır.
Joseph Antoine Ferdinand Plateau’nun görüntünün sürekliliği üzerine çalışmaları bulunmaktadır. Dolayısıyla, bir saniyede göze ardışık gelen 16 görüntünün, göz tarafından gerçekçi bir hareket olarak algılandığını keşfetmiştir. Buna dayanarak 1832-1833 yılları arasında fenakistiskop adlı aygıtı geliştirmiştir.
Fenakistiskopta bir mil bulunmaktadır. Bir hareketin evrelerinden oluşan resimler bu mil üzerindeki eksen etrafında döndürülür. Ayna aracılığıyla eksendeki yarıklardan bakılır ve görmenin sürekliliği kuralı sebebiyle hareket yanılsaması oluşur. Hareketsiz duran resimler bu nedenle hareket ediyormuş gibi gözükür.
Fenakistiskoptan yola çıkılarak zoetrope adı verilen aygıt geliştirilmiştir. William George Horner bu aygıtı 1834 yılında icat edilmiştir. Her hareketin her bir anı bir kağıdın üzerine resmedilir. Sonrasında resimlerin olduğu kağıt bu aygıtın içerisine yerleştirilir. Hareketsiz duran resimler, döndürüldüğü zaman gözde hareket algılanmasına neden olur. Sonuç olarak hareketli bir görüntü ortaya çıkar.
Tarihin ilk bilinen video kamerası 1845 yılında geliştirilmiştir. Francis Ronalds bilimsel amaçlar doğrultusunda kullanmak için bu çalışmayı gerçekleştirmiştir.
Kodak Fotoğraf Makinesi
George Eastman 1886 yılında selüloit tabanlı ve ışığa duyarlı olan filmi geliştirmiştir. 1888 yılında geliştirdiği filmleri kullanarak üretmiş olduğu Kodak fotoğraf makinesi ile günümüz taşınabilir fotoğraf makinelerinin temelini atmış oldu. Kodak fotoğraf makinesi, ilk elde taşınabilen filmli bir makinedir.
1925 yılında da ilk kez renkli film kullanarak ilk renkli fotoğraf makinesini sunmuştur.
Kamera Gelişiyor: Sinemanın Temelleri
Kamera gelişmeye devam ediyordu. Sinemanın toplum içinde tam olarak yerini bulması 28 Aralık 1895 tarihine uzanmaktadır. Fakat bu tarihten önce hareketli görüntünün öncelikle kaydedilebilir seviyeye ulaşıp sonrasında da bu görüntünün seyircilere sunumunun gerçekleştirilebiliyor olması gerekliydi.
1890 yılında görüntü kaydetmeye yarayan araç “kinetograf”, 1891 yılında ise çekilen görüntünün izlenebilmesini sağlayan araç olan “kinetoskop” geliştirilmiştir. Thomas A. Edison ve yardımcısı William K. L. Dickson, George Eastman’ın geliştirmiş olduğu filmi kullanarak bu araçları geliştirmişlerdir.
Kinetoskop sinema kavramıyla tam olarak örtüşmemektedir. İzleyiciler bu aygıtla topluca değil bireysel izlenimler gerçekleştirebilmektedir. Yani kinetoskoptaki görüntüleri izleyebilmek için izleyiciler sıraya girerler ve sırası gelen izleyici görüntünün süresi boyunca filmi izler. Kinetoskoptaki filmlerin süresi 40 saniye civarlarındadır.
Edison‘un bireysel seyirci kavramının kökeninde, toplu gösterimlerden elde edilenden daha fazla gelir elde edebilme amacı yer almaktadır.
1894 yılında Antoine Lumiere Paris’te bulunmaktadır. Burada kinetoskopu görür ve görüntülerin kinetoskopun içinden çıkması gerektiğini düşünür. Bu sebeple oğullarını, herkesin izleyebileceği bir araç geliştirmesi için görevlendirir.
Auguste ve Louis Lumiere 1895 yılında sinematograf‘ı geliştirdiler. Sonuç olarak, Lumiere kardeşler sinematograf aracıyla film çekimi ve gösterimini gerçekleştirdiler.
Yukarıdaki videoda Lumiere kardeşlerin çekmiş olduğu “Trenin La Ciotat Garına Gelişi” filmi görülmektedir. İlk kısımda filmin orijinal hali, ikinci kısımda 4K 60fps çözünürlüğe getirilmiş hali ve son kısımda yapay zeka kullanılarak kısmen renklendirilmiş hali gösterilmektedir.
Tarihteki ilk sesli film William Dickson tarafından çekilmiştir. Dickson, Edison ile birlikte geliştirdiği Kinetophone cihazını kullanarak bu filmi çekmeyi başarmıştır.
Polaroid Fotoğraf Makineleri
1943 yılında küçük kız babasına çekilen fotoğrafı neden hemen göremediğini sorar ve böylelikle polaroid fotoğraf makinesinin fikri Edwin Land için ortaya atılmış olur.
Edwin Land dört yıl kadar uğraşarak tasarladığı polaroid fotoğraf makinesini 21 Şubat 1947 tarihinde Amerikan Optik Cemiyeti’ne sunmuştur. Buna rağmen Polaroid fotoğraf makinesinin piyasada yerini bulması ise 26 Kasım 1948’de mümkün olabilmiştir. Bunun yanında, piyasaya girişinin ilk yılında 5 milyon dolarlık satış yapmıştır. Renkli baskı imkanını sunması 1963 yılında gerçekleşmiştir.
Polaroid Çalışma Prensibi
Dışarıdan bakıldıklarında analog fotoğraf makinelerine benzemektedirler. Arka kısımlarında film bandı haznesi bulundurduklarından dolayı iri görünüme sahiptirler. Film bandı, kağıt bir şerit halindedir ve biri negatif biri pozitif olacak şekilde tasarlanmıştır. Deklanşöre basıldıktan sonra negatif ve pozitif kağıtların ucu çekilir ve buna bağlı olarak negatif kağıt, makinenin içinde bulunan merdane etrafında döner. Böylelikle negatif kağıt, pozitif kağıtla yüz yüze gelir. Kağıt üzerinde çok ince bir poşet bulunur. Poşetin içerisinde banyo edici özelliğe sahip kimyasal madde yer almaktadır. Fotoğrafın oluşturulacağı kağıt, makineden çıkarken iki merdane arasından geçer. Merdanelerin etkisiyle içinde kimyasal madde barındıran poşet patlar ve negatif görüntü pozitif görüntüye dönüşür. Kağıt çıktıktan sonra da parmakların ucuyla sallanır ve fotoğraf elde edilmiş olur.
Kamera ve Sayısal Teknolojinin Buluşması
Kamera ve sayısal teknolojinin buluşması bilgisayarların gelişimiyle sağlanmıştır. Yani, analog sistemden dijital sisteme geçiş söz konusudur. Dijital sistemin bir çok avantajı mevcuttur. Bunlar; fotoğraflara hızlı erişim, fotoğraflar üzerinde düzenlemeler yapılabilmesi, kamera ve fotoğraf makinelerinin hafiflemesi vb. olarak nitelendirilebilir.
1990’lı yıllara gelindiğinde sayısal teknolojide büyük adımların atıldığını görürüz. Dolayısıyla, bu yıllarda video kameralar gelişim açışından büyük adımlar kaydettiler. 1995 yılına kadar görüntüler analog olarak kaydedilirken bu yıldan itibaren sayısal kamera teknolojisi kendini göstermeye başlamıştır.
Dijital kameraların öne çıkan avantajları:
- Daha kaliteli görüntü ve ses kaydı
- Görüntü ve seslerin karasal, kablo,uydu ve internet gibi iletim ağlarına uygun olması
- Yayınların izleyiciyle etkileşime imkan tanıması
- Kayıtların SD kart gibi hafıza kartlarına yapılabilmesi
- Cep telefonları gibi cihazlarda kullanılıp herkese ulaşabiliyor olması
Günümüzde kamera kavramı artık her yerde karşımıza çıkmaktadır. Örnek olarak, cep telefonu kameraları, web kameraları, gizli kameralar, bilim ve tıp alanında kullanılan kameralar ve daha birçok alanda kullanılan kameralar hayatımızın bir parçası haline gelmiştir.
Fotoğraf makineleri ve kameraların sayısal teknolojiyle gelişmesi sayesinde artık herkes birer fotoğrafçı ve kameraman haline gelmiştir. Yani, amatör veya profesyonel; hepimiz bunun bir parçasıyız.
İlerleyen yıllarda da gelişmeler elbette devam edecek; özellikle çağımızda çok hızlı gelişmeler kaydedilmektedir.
“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.”
Heraklitos
Referanslar: Hamza Rüstem Fotoğraf Evi Müzesi, Fotoğraf Makinesinin İcadı: İlk Çekilen Fotoğrafın Hikayesi, CCTV ‘nin Tarihçesi – Bölüm , Bir şipşak efsanesi: Polaroid, Zoetrope
TinyML ile Akıllı Cihazları Küçük Hale Getirme
Çok teşekkürler, faydalı olduysa ne mutlu bana ?
Genel kültür acısından çok aydınlatıcı bir yazı olmuş ? harikasınız ?
Çok teşekkür ederim, beğenmenize sevindim 🙂 @burcubasaran
Harika bir yazı olmuş, tebrik ederim 🙂